Hikmeti Tabiyeci, Masaldaki Saray
»Bir ülkeyi tanımanın bir yolu da orada insanların nasıl öldüğünü bilmektir.« Albert Camus
Ganalı orta saha oyuncusu Christian Atsu, Hatayspor’da oyuncuydu. Takımda mutsuzdu. Hiç golü yoktu. Son maçına çıkmadan önce takımın teknik direktörüne ayrılmak istediğini söyledi. Fransa’ya, ailesinin yanına dönecek ve kendisine başka takım arayacaktı. Anlaştılar. Atsu, 5 Şubat Pazar gecesi saat 23.00’teki Fransa uçağına bilet aldı. O gece Türkiye’deki son maçına çıkacak, maçtan sonra havaalanına geçecekti. Maçın 96. dakikasında, uzatmanın son saniyesinde frikikten bir gol atıp takımına galibiyet kazandırdı. O kadar sevindi ki, kalmaya karar verdi. Golden saatler sonra evinde enkaz altında kaldı. Cansız bedenine iki hafta sonra ulaşılabildi.
İsmail Taşkın, 2 Şubat günü şu tweet’i attı: »Evimizi aldık, şükürler olsun. Allah daha iyilerini, olmayanlara nasip etsin«. Güneşli mahallesinde aldıkları evin tapusunun fotoğrafı da mesajın altına eklenmişti. Taşkın, bu mesajdan dört gün sonra, eşi ile 5, 7 ve 9 yaşlarındaki üç çocuğuyla yeni aldıkları evin enkazı altında can verdi.
Mesut Hançer, deprem sırasında Kahramanmaraş’taki fırında çalışıyordu. Küçük kızı Irmak, o gece babaannesinde kalmıştı. Hançer hemen annesini aradı, cevap yoktu. Kaygı içinde dualar ederek eve koştu. Ancak ev, yerle bir olmuştu. Enkazın bir köşesinden kızının elinin uzandığını gördü. »Prensesim« dediği kızını kurtarmak için elleriyle toprağı kazmaya çalıştı, çıkaramadı. Sonunda kızının cansız elini tuttu, saatlerce bırakmadı. »Prensesi«ni kendi elleriyle toprağa verdi. Enkaz başında çekilen fotoğrafı, afetin simge fotoğrafı oldu.
Orlando’da yaşayan Alex ve Veronika Ilgın çifti, kısa süre önce evlenmiş, tüp bebek tedavisi için İskenderun’a gelmişti. Orada depreme yakalandılar. Çiftin cansız bedenleri, yataklarında el ele tutuşmuş halde bulundu.
Adıyaman’da 1990 yılında yapımına başlanan bina, inşaatta dere çakılı ve kum kullanıldığı gerekçesiyle denetime takıldı. 10 yıl o halde bekletildikten sonra Erdoğan’ın oğlunun vakfında yönetici olan bir işadamına satıldı. Beş kata göre tasarlanmıştı, yedi kata çıkarıldı, 36 yataklı bir otele dönüştürüldü. Sonra yatak kapasitesi 65’e yükseltildi. Deprem gecesi, voleybol turnuvası için Kıbrıs’tan kente gelen 9-15 yaşlarında 35 öğrenci, binanın enkazı altında öldü. Skandal ortaya çıkınca dosyaya gizlilik kararı getirildi.
Dört yaşındaki Azra, Hatay’da deprem enkazından üç gün sonra mucize eseri sağ çıkarıldı. Yaralıydı. Sol bacağı kırıktı. İç kanama geçiriyordu. Acilen hastaneye sevki gerekiyordu. Ancak çevrede ambulans yoktu. Azra’yı enkazdan çıkaran kurtarma görevlisi, onu kucağına alıp yüzüne ışık tutarak »Azra bebeği kurtardık« diye kişisel sosyal medya hesabından yayın yaptı. Depremden kurtarılan Azra, şovdan kurtarılamadı. Hayatını kaybetti.
Soner Tuğtekin depremin üçüncü günü enkaz altından çıkarılırken ağzında sigara vardı. Şöyle anlattı: »›Deprem oluyor‹ diye bağırdım. Eşim ve kızım yanıma gelmeye çalışırken tavan çöktü. İkisi de orada vefat etti. Sarılmış sigaralarımın olduğu tabaka üzerime düşmüştü. Kurtarılmayı beklerken ardarda yakmaya başladım. Bir süre sonra çakmağımın gazı bitti. Televizyon kumandasının pillerini parçalayıp, kablolarını birbirine çarptırarak çıkarttığım ateşle sigaraları yakabildim. Üç gün boyunca o sigarayla yaşadım.«
Depremde, yıkımdan kurtulan birçok insan, enkaz altında kurtarılmayı beklerken dondurucu soğuktan öldü. Devlet yardımı gecikince sivil toplum ve özel kuruluşlar seferber oldu. Ancak müdahalede geciken resmi afet yardım kuruluşu AFAD, bir bira markasının bağışladığı 2000 polar, bere ve eldivenin bölgeye gönderilmesine, üzerinde alkollü içecek logosu var diye izin vermedi. Tepkiler üzerine, »Böyle bir talimat yok« açıklaması yaptılar.
Fatma, doğalı iki ay olmuştu. Çığlıklarına komşuları yetişti. İki gün sonra bebeği enkazdan çıkardılar. Anne ve babası ölmüştü. Kendisinin durumu iyiydi. Kurtarma ekibi ismini bilmiyordu. Kaybolmasın diye alnına »Enkaz bebek« yazdılar.
Fatma Kurt, depreme Kahramanmaraş’taki evinin çocuk odasında yakalandı. Telefonu çekmiyordu. Daracık bir alanda üç kişi sıkışıp kalmışlardı. Sonunda kurtarılmaktan umudu kesip bir video kaydettiler. Videoda Fatma Kurt, vasiyetini açıklıyordu: »Biz ölürsek, bu telefonu bulursanız, hakkınızı helal edin. Bir sürü insanın bende hakkı var. Mustafagil’e 2 bin 500 lira borcum var. Kimsenin hakkını koymayın bende, topladığım yardım parasını ödeyin«. Bir süre sonra kurtarıldılar. Sonradan, »Yetimler için para toplamıştım. Onun hakkı geçmesin istedim. Videoyu kaydedip biz öldükten sonra bulsunlar diye oğlumun karnına sakladım« dedi.
Masa, 40 günlüktü henüz… Ailesi, altı yıl önce, Suriye’de savaştan kaçıp sığınmıştı Maraş’a… Depremde annesinin koynundaydı. İki kardeşi ve onu emzirmekte olan annesi, çöküntü sırasında öldü; Masa ise, annesinin bedeni kendisine siper olduğu için, depremden çizik bile almadan kurtuldu. Kurtarma ekipleri gelene kadar anne sütüyle yaşadı.
Ukraynalı İrina, Türk eşiyle birlikte enkaz başında yakınlarının kurtarılmasını bekliyordu. Tuvalet ihtiyacını gidermek için bir ara enkazın arkasına geçti. Bir tıkırtı duydu. Durumu askerlere haber verdi. Kurtarma ekipleri bir süre sonra enkazdan 77 yaşındaki Ömer Amca’yı çıkardı. Depremin yedinci günüydü. Ekiptekiler »Nasıl hayatta kalabildin« diye sordular. Ömer amca, »Yedi gün boyunca idrarımı içtim« dedi.
Kahramanmaraş’ta depremden dokuz gün sonra enkaz altından çıkarılan Muharrem Polat anlatıyor: »Dokuz gün bir şey yemedik. Enkaz altında bulduğum vazelini eritip yemeyi denedik. Altı aylık oğlum Muhammet açtı. Eşimin artık sütü gelmiyordu. Onu tükürüğümle beslemeye çalışıyordum. Beşinci gün artık dayanamadı. Kalbini dinledim. Kucağımızda vefat etti. Ağzımız, yüzümüz toz içindeydi. Yedinci günde elimi dokunduğum tuğlanın nemli olduğunu fark ettim. Kazdım, kar suyu çıktı. Onunla hayata tutunduk.«
Proteo, Meksika’dan deprem bölgesine gelen kurtarma ekibinin 16 köpeğinden biriydi. Gelir gelmez Adıyaman’da kurtarma çalışmalarına girişti. Ancak yaşlıydı; çok uzun yolculuktan sonraki ani iklim değişikliğine ve kar soğuğuna dayanamadı. Görev başında öldü. Meksika Savunma Bakanlığı Preteo’nun ölümünü, »Kahramanca çalışman için teşekkür ederiz« notuyla duyurdu. Meksika ekibi de Proteo’ya son bir saygı duruşu için küçük bir tören düzenledi.
Ve enkaz altından çıkan, bir çiçeğe iliştirilmiş küçük bir kartta şöyle yazıyordu: »Özür dilerim sevgilim. Seni seviyorum.«